TEVAZUNUN MAHİYETİ VE VAKARLA UYUMU
TEVAZUNUN MAHİYETİ VE VAKARLA UYUMU
HATİCE FAHRUNNİSA
Ne zaman söylenmiş yahut söylenmemiş bir söz ile diriliğimi yitirsem şu âyeti düşünmeden edemiyorum.
“Rahman'ın has kulları olan kimseler, yeryüzünde vakarlı bir tevazu ile yürürler ve cahillerle muhatap olduklarında "Selam" der (geçer)ler.” (Furkan 63)
Ruhumda yankılanan bu hafif seda, aktif bir sessizliğin derin bir anlatımı gibi gelir.
Bu gösterişsiz zarafetin altındaki incelikler insanı kim bilir ne kadar mutmain kılar. Görebilen, okuyabilen has kullardan olmak niyazıyla.
Tevazu, gururun mütevaziliğe dönüşmüş halidir. Sizi çevreleyen dünyayı görmekle kalmaz aynı zamanda anlamak ve saygıyla yaklaşmak anlamına gelir.
Ruhumuzun en derin köşelerinden yükselen bir ahenkle vakarlı bir tevazu sergileyebilmek hasların şiarı ise bu bakışı yakalamak boynumuzun borcu olmalı.
Tevazu kelimesi ile yakın anlamlı tezellül ve huşû tanımlarını inceleyen âlimler tevazu ile huşû arasında fark olduğunu söylerler. Tevazu hem ahlâkî melekeler hem açık ve gizli fiiller için, huşû ise özellikle organların hareketleri için kullanılır, kalpteki tevazu organlara huşû olarak yansır.
O halde sadece fiilen sakin olmak tevazuya kapı açmaz, organlarında kendi lisanlarınca sükûnu gereklidir.
Bu sükût asla bir zayıflık değil tepki vermemek anlamında düşünülmeli.
İçsel Dönüşümün Anahtarı
İçsel dönüşümün en önemli sebeplerinden biri olan tevazu; kendini bilme, kendi kusurlarını kabul etme ve sürekli bir gelişim yolunda olma isteği ile birlikte güçlenir.
Bu bakışı kazanmak güçlü bir duruş ve fiillerimize yansıyan bir incelik gerektirir. Bu zarif davranış biçimi özünde bir aşağılık duygusu değil, aksine saygı ve hoşgörüyü içerir.
“Şimdi söyle kullarıma, birbirlerine karşı sözü en güzel bir biçimde söylesinler… “ ( İsra 53)
Bu ve bunun gibi pek çok âyette belirtilen ve uymamız istenen özellikler güzel bir şekilde konuşmak, empati geliştirmek, kibar ve nazik olmak, bu bakışı kazanmanın ilk basamakları gibi görünse de üzerinde düşünmemiz gereken birkaç husus daha olduğu kanısındayım.
Bunlardan biri dinleme becerisidir. Aktif dinleme karşımızdakine değer verdiğimizi gösterir. Sabırla dinleyerek anlamaya çalışmak ve gerektiğinde sorular sorarak konunun derinlerine inmek tevazulu bir bakış açısı kazandırır.
İletişim esnasında başarı ve niteliklerimizi hatta evlatlarımızın ya da sahip olduklarımızın özelliklerini sürekli dile getirmek yerine sakin bir şekilde kalmalıyız. Bu durum vakarlı tevazu bakış açısını bozar.
(Necm sûresi, 32)
Bilgiyi, zaman ve kaynaklarımızı cömertçe paylaşmak yardımlaşmanın bir ifadesi olduğu gibi içsel huzura götüren alçak gönüllüğün göstergesidir.
Hatamız olduğu zaman özür dilemek, küçük bir teşekkür etmekle karşımızdakine değer vermek tevazuyu eşsiz bir taç yaparken, aceleci ve sabırsız davranmanın tevazuyu gölgelediğini de yüce kitabımızda belirtiyor Rabbimiz. (Abese 1-10)
İçten gelen bir saygı ve hoşgörü insanlar üzerinde bir etki bırakır ve dengeli bir iletişim ile derin bağlar kurmamıza sebep olur.
Tevazu ve Vakarın Uyumu
Tevazuyla birleşen vakar, insanın iç dünyasında yankılanan bir huzurun ifadesidir. Vakar, gereksiz gösterişlerden uzak, sakin ve dengeli bir duruşun sembolüdür. Bu sakinlik insanın Allah’a ve kendine olan güvenini ifade ederken, başkalarına karşı da saygı ve anlayışı yansıtır.
Tevazu ve vakar birbirini tamamlayan iki önemli erdemdir. İnsanın kendi değerini görmesi ve bu bilinci kazanması ve alçak gönüllülükle bunu kabullenmesi içsel olarak tevazuyu anlatırken; bu değeri dışa yansıtan zarif bir duruş sergilenmesi de vakardır.
Böylelikle içsel dengemiz oluşur ve dış dünyaya harmonik bir şekilde yansıtmamız mümkün olur.
Anlıyoruz ki tevazunun vazgeçilmez bir parçasıdır vakar. Bizlere iletişimde derinlik kazandıran bu hal, sesli olmayan bir ifade ile saygı göstermemizi kolaylaştırır. Bu sessizlik sözlerin ötesine geçer ve duyguların en saf halini tercüme eder. Böyle bir iletişim tarzı karşılıklı anlayışı artırır ve ilişkilerin derinleşmesine olanak tanır.
Bu tarifi mümkün olmayan içsel güç koşullar ne olursa olsun sakinliği ve aidiyeti korur. Zorlukların üstesinden gelmede ve olgun bir perspektifle olaylara yaklaşmaya yardımcıdır.
İşte has kullara kararlılık ve azim veren içsel zenginlik… Kendi değerini korurken, dış dünyaya daha sakin daha empatik ve daha anlayışlı bir yaklaşım benimsemek.
Sonuç olarak tevazulu bir bakış açısıyla sergilenen vakar, insanları bir araya getiren köprüdür. Bu erdemler, içsel bir huzurun ve dışsal bir zarafetin ifadesidir. Kendi değerimiz görmekle başlayan bu yolculuk, diğerlerine saygıyla devam eder.
Bu ahenk, insanların birbirlerine olan bağını güçlendirir ve toplumu daha anlayışlı, daha saygılı bir yer haline getirir.
Rahmanın has kulları olmak kolay değil, fakat olmaz da değil.
Rabbimiz bizleri rahmetle dolmuş, sırat-ı müstakim üzere yol alan has kullardan eylesin
Âmin
Yorumlar