KULLUK EYLEMLİLİKTİR

KULLUK EYLEMLİLİKTİR
UĞUR CANBOLAT

AHLÂK-I HASENE erleri, eylemlilik üzerinde derin düşünen insanlar arasından çıkarlar. Bu konu onlar için belirleyicidir zira özgürlük ve irade kullanımı ile sıkı sıkıya bağlıdır. Bu sebeple eylemsizliği esas alan bir yapıdan olabildiğince uzak durmaya çalışırlar. Böylece kendi eylemsizliğini yani ibadetlerden uzak duruşunu “Rabbim isteseydi bende iyilerden olur, iyi ameller işleyenler arasında bulunurdum” veya “Beni iman etmeyenler, iyi amel işlemeyenlerden yarattı” diyerek kendi tercihinin sorumluluğunu almayıp yükü Allah’a yıkmaktan kaçınırlar. Bunu edep dışı bir davranış olarak kabul ederek bu anlayıştan uzak dururlar. 
Güzel ahlak yolcuları için kulluk evvela edeple başlar. Edep bir eylemsizlik değildir aksine mühim bir eylemlilik hâlidir. Kişinin yaratıcısına karşı hürmet üzere davranması hürmet dışı eylemlerden kendini alıkoyan olumlu bir eylemlilik durumudur. Tevazu da kendini gurur ve kibir gibi inanmış kalbi zedeleyip zehirleyen bir kötü eylemlilikten iyi eyleme yöneliştir. Ayrıca unutulmaması gerekir ki tevazu üzere olmak, alçak gönüllü tutumlar sergilemek zor bir müspet eylemdir. Kibir ile zelil olma arasında bir denge hâlidir. 
Allah’a karşı sevgi üzere olmak, muhabbet ile yönelmek de sahih kulluğun önemli bir eylemlilik hâlidir. Tersi ise hiçbir müminin istemeyeceği bir kötü eylem durumudur ki, yakıcıdır, imanı kovucudur.
İsyankârlık bir eylem olduğu gibi itaatini ortaya koymak aynı şekilde eylemdir. Biri menfi diğeri ise müspet eylemdir. Burada mühim olan hangisini tercih ettiğimizdir. 
Rıza üzere yaşama arzusu yüksek erdem yolcuları için çok kıymetli bir olumlu eylemliliktir.
Mesele içeriğin ne olduğudur.
Allah’a karşı hürmeti barındıran, saygı ve sevgi çizgisinde yürüyen, tevazu ile diğer varlıklarla sağlıklı ilişkiler geliştiren, itaat şuuru ile hayata tutunmak ciddi bir kulluk duyarlılığıdır. Bu ise eylemin niteliğini belirler. 
Kulluk güzel ahlak yolcuları için ibadet olarak isimlendirilen, belirlenen zamanlara mahsus bedeni faaliyetlerle tanımlandığı gibi aynı zamanda duygu durum ve düşünce açısından da kazanılması gereken bir yaşama biçimidir ve bu iki ana ilke asla birbirinden koparılamaz. Birlikte icra edilir.
Buradaki en mühim örneğimiz Fahr-i Cihan Efendimizdir. Bizlere gösterdiği örneklerdir. Efendimiz hem duygu ve düşünce açısından olması gereken kulluk eylemini hâli ile ortaya koyarken aynı zamanda bedeni ibadetlerini de vaktinde eksiksiz olarak ifa etmiştir. Bakacağımız yer burasıdır. Onun eylemleridir.
Yüksek erdem yolcuları kalbin olumlu eylemliliği ile bedenle ifa edilen ibadet faaliyetini birbirinden ayırmazlar. Sadece batıni anlayışla yetinmediği gibi sırf ruhu kaçmış bedensel ibadetleri de kâfi görmezler. İkisinin bir sarmaşık gibi iç içe olmasını zaruri görürler. Ruhun kemale ermesini bedenin olumlu eylemliliğinden azade ele almazlar. Kanadın birini kırmaya kalkmazlar.
Ey hakikat yolunun eylemliliği doğru anlayıp sorumluluğu üzerine alan şuurlu yolcusu!
Sende güzel ahlak erleri gibi istikamet üzere yol almak istiyorsan kendi eylemliliğinin ve eylemsizliğinin yükümlülüğünü üzerine almalısın. Yapamadıklarını veya yapmak istemediklerini şeytani bir zekâ ile yaratıcına yükleyerek mükellefiyet kaçağı durumuna düşmemelisin. Allah senin iyilerle olmanı istemektedir ama buna zorlamamaktadır. İraden ile yapmanı istemektedir. Zorunlu kulluk söz konusu değildir. Tıpkı inanmayanları, olumsuz eylemlilik içinde olanları zorunlu olarak orada tutmadığı gibi. 
Bilmelisin ki, kulluk özgürlük ile olur. İradeyi ortaya koymakla olur. Mühim olan ise iradeni hangi tarafa koyduğundur. Çünkü seni bağlamaktadır. 
Sorumluluktan kaçamayacağını bilmelisin. Kendi mükellefiyetini türlü zihni atraksiyonlarla başkasına yıkamayacağın gibi yaratıcına da yükleyemezsin.
Rabbimiz bizi olumlu eylemlilik olan kulluğa, ubudiyete davet etmektedir. 
Nübüvvet kurumunu bu sebeple söz konusu olmuş Resuller göndermiştir. Vahiyle ile aklımıza hitap etmiştir. Düşünmemizi istemiştir. Yanlış algılara kapılmamamız için Nebilerini örnek olarak lütfetmiştir.
Tüm bunlarla beraber insanlık haysiyetimizi ezmemiştir. İradeyi bize bırakmıştır. Sorumluluk bağışlamıştır. O halde istenen kulluğun olumlu eylemlilik olduğu bilincine ulaşmalısın.
Bizden istenen irademizi kullanarak sorumluluğu almamız ve bunun gereğini yapmamızdır.
 

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :