MECBURİ İYİLİK MECBURİ KÖTÜLÜK
MECBURİ İYİLİK MECBURİ KÖTÜLÜK
UĞUR CANBOLAT
AHLÂK-I HASENE erleri mecburiyetler hususunda kafasını ve gönlünü aydınlatmış kişiler arasından çıkar.
Onlar netleşmiş kişilerdir. Bir şeyi diğer bir şeyle örtmezler.
Alabildiğine şeffaftırlar. Nettirler.
Dolayısıyla sorumluluk almayı ve bunun icaplarını yerine getirenlerdir.
Güzel ahlak yolunun kutlu yolcularının en önemli niteliklerinden birisi sade ve katışıksız oluşlarıdır.
Kendi kabahatlerini başkasına yüklemezler.
Şeytanı ve nefsi suçlamaktan bile ar ederler.
Zira bilirler ki, bu sorumluluğu almamak işi başkasına havale etmektir.
Yakışıksızdır.
Kulluk bilinciyle bağdaşmaz.
İşte tüm bu sebeplerle güzel ahlak insanları mecburi kötülüğe inanmazlar.
Bunun Rabbimizi gizliden gizliye suçlamak, kabahati O’na yükleyerek mükellefiyetten kaçma çabası olduğunun şuurundadırlar.
Mecburi kötülük varsa o zaman kişiye sorumluluk yoktur.
Vazife yüklenilmemiştir.
Sorumluluk alınmamıştır.
İrade gasp edilmiştir.
Kölelik esastır.
Zorunlu bir yaptırımdan söz edilmektedir ki, bunun böyle olamayacağı Kur’an-ı Kerim’i okuyan herkes tarafından sarih olarak görülür.
Yine aynı şekilde mecburi iyilik yoktur.
Tercih edilen iyilik, tercih edilen kötülük vardır.
Ahlâk-ı hasene yolcusu bunu müdriktir.
Allah kişiye zorla iyilik yaptırmaz. Yaptırsa kıymeti olmaz. Anlamı kalmaz.
Kötülükte olduğu gibi iyilikte de irade ortaya konulmalıdır.
Hürriyet esastır.
Bu sebeple yapılan iyilik özel bir tercih ve irade ile ortaya konulduğundan kıymetlidir.
Bundan farklı düşünmek kişinin kendisini imtihan meydanından atması ve tüm sorumluluğu yaratıcısına atmasıdır. Oysa dünyaya iyilik ve kötülük arasında isteğe bağlı olarak nasıl bir tercihte bulunacağımızın ortaya çıkması için gönderildik.
Diğer türlü olsaydı kafir suçundan dolayı kınanamaz, müşrik cezalandırılmaz, münafık soruşturmaya tabi tutulmaz mümin ise mükafatlandırılmazdı.
Ey hakikat yolunun zihni aydınlık, kalbi parlak, aklı işleyen mübarek yolcusu!
Mecburi kötülük ve mecburi iyiliğin olmadığını aklından çıkarma.
Her ne yapıyor ve yapacaksan bunun senin niyetin, iraden, isteğin, tutkun ile meydana geldiğini bilmelisin.
Sorumluluğunun olduğunu gözden kaçırmamalısın.
Yanlış kader ve irade anlatımlarına yüz vermemeli meseleyi enine boyuna yüce kitabımızdan öğrenip tahlil etmelisin.
Kur’an’a aykırı olduğu halde Kur’an’danmış gibi gösterilip sözlenen sözleri hemen teşhis edip mahkûm etmelisin.
Ki, erdemler yolunda, güzel ahlak ve istikâmet üzere yol olabilesin.
Yoksa Allah’ı suçladığı halde kendini mümin sanan gafillerden olursun.
Eğer bu hususta kendini bilgi olarak eksik görüyorsan yüce kitabımızdan müşriklerin itiraz eden sözlerini bulup okumalı ve ardından anlayıp ne kadarının sende olup olmadığını tespit etmek için dikkatle düşünmelisin.
Dilinde İslami sözler olan ama hal ve tavırlarının birebir müşriklerle eşleşen dışı mümin, içi kafir insanlar olma ihtimalini başka türlü bertaraf edemeyiz.
Yorumlar