HÜRMET

HÜRMET
UĞUR CANBOLAT

HÜRMETİN olmalı.
Bu, varlığı ve onun hakikatini görmek demektir.
Yaratılışın gayesini çözme yolunda ilerleyen bir bakıma kendi arayışını gerçekleştiren kişi demektir aynı zamanda.
Bir nevi bilinç yolculuğudur.
Kendilik bilinci basamaklarını şuurla çıkan kişi ilkin ahlâk-ı hasene olarak hürmeti öğrenmelidir.
Bu yaratılış hiyerarşisini bilmekle olur.
Hazreti Âdem’e secde etme konusu açısından meseleye baktığımızda iki olayı görürüz.
Hürmet ve hürmetsizlik…
Melekler emre uymuş, hürmet göstermiş ve bunun gereğini yerine getirmişlerdi.
İblis ise hürmetsizliği tercih etti. Emre karşı geldi ve bunu da kendince bir mantık çerçevesine oturtmaya çalıştı.
Eğer gerçekten Allah’a hürmeti, saygısı olsaydı emri tartışmaya açmayacaktı.
Ve kovulmayacaktı.
Ey hakikat yolunun kutlu yolcusu!
Bu en büyük ilk dersi iyi tâlim etmelisin.
Ki, hürmetsizliğe düşmeyesin, saygısızlık girdabına yuvarlanmayasın ve takvasızlık ile damgalanmayasın.
İlk hürmetin Allah’a olmalıdır.
O’nun hatırından âli hatır olmayacağını bilmek, Hakkın emirlerini tartışmaksızın gerine getirmek demektir.
Sağa sola çekiştirmemek, anlam kaymaları meydana getirmemektir.
En büyük hürmeti Rabbimize göstermek demek, kullukta kusur göstermemeye çalışmak demektir. Şu veya bu sebeple sadır olan hatalar içinse hemen nedamet getirip tövbe kapısını çalmak demektir. Bu da hürmeti tekrar ikame etmek anlamına gelir.
İkinci hürmetin yüce kitabımız Kur’an-ı Kerime olmalıdır. Bu ise onu anlayarak ve uygulayarak olur.
Ardından Fahr-i Kâinat Efendimize ve diğer peygamberlere olmalıdır. Bu ise Efendimizin Üsve-i Hasene oluşunu hiç akıldan çıkarmayarak ve onun en güzel ahlakın temsilcisi olduğunu taklit ederek göstermekle yerine gelir.
Hakikate hürmet etmeyi de unutmamalıdır. Bu gerçeği kabul ederek ona tâbi olmak ve yanlışlarında ısrar etmemek demektir. 
Hürmet esasen itidal ile olur, yani dengede yaşamakla elde edilir.
Saymak, sevmek, değer vermek demektir.
Başkalarına hürmet etmek onların kişisel haklarının dokunulmazlığını kabul ile gerçekleşir. 
Üstünlüğü görmek ve onaylamak…
Yaşa daha doğrusu yaşanmışlıklara ehemmiyet vermek.
Özenli olmak.
Sınırı aşmamak…
Özellikle övgü ve yüceltmelerde…
Sınırı aşan bu tür yaklaşımlar o kişiye zulümdür. Onu çizilen çerçeveye mahkûm etmek demektir.
Hürmetimiz bunlarla mı sınırlı? Hayır.
Güzel ahlakı üzerinde göstermek isteyenler herkese ve her şeye yerli yerinde davranır.
Düşeni kaldırmak, hastaları ziyaret, açları doyurmak, yolda kalanı korumak, yetimlerin ve kimsesizlerin elinden tutmak, onların sevinci olmak…
Ağaca, kurda, kuşa, suya saygılı davranmak…
Çünkü hürmet bir bakıma emanet bilincine ulaşmak demektir.
 

Yazıyı Beğen :     1
Paylaş :

Yorumlar