İNKÂRDAKİ İKRAR

İNKÂRDAKİ İKRAR
UĞUR CANBOLAT

AHLÂK-I HASENE erleri, kalplerindeki tasdiki dilleriyle de güçlü bir şekilde ikrar edenlerin arasından çıkarlar. İlahi vahyin sunduklarını kalpleriyle tasdik ettikleri gibi dilleriyle de ikrar ederler. Zamana ve zemine göre değiştirmezler, değişmezler. Duruma göre değil inançlarına göre pozisyon alırlar. Buna da amel denir zaten. Bu üçlü sistemin birbirini yalanlamaması esastır. Hatta güzel ahlak yolcuları yalanlamasını, tekzip etmesini değil bir adım geriye düşüp şüpheyle gölgelenmesini dahi istemezler.

Zira bu, onlar için istikamet bulanıklığıdır. Kalbin şaşılığıdır. İman ve ikrarın şartlarından biri olan aklın devre dışı kalmasıdır. Dolayısıyla bu sacayağı onlar için asla aksamamalı, aşınmamalıdır.

İkrar üzerinde düşündüğümüzde bunun aşamaları olduğunu görürüz ki, yüksek erdem yolcuları bunları daha berrak olarak görürler.

Basit ikrardan kaçınılmalıdır. İkrarın bu türü gerçeği beyan için değil durumu idare etmeye yöneliktir. Kevser Sûresinde beyan buyrulan “Venhar” teşekkül etmez basit ikrarda. Nefse, şeytana ve dünya ilgilerine karşı başını dik tutmamak mânâsına gelir bu. Onların kalbimize üflediği vesveselere itibar ederek vücut kazandırmak demektir. Müşrik dindarlığına sebeptir. Aslında imanda tam bir yakinlik sağlanamadığının işaretidir. Rüzgâra göre yön değiştirmek olarak da ifade edebileceğimiz bu basit ikrar tarzından yana durmazlar. Kabul etmezler.

Ahlâk-ı hasene yolcuları vasıflı ve bileşik ikrardan yana gönül koyarlar.

Yani iman ve ikrarları vasıflı olmalıdır. Bu ise evrenlerin değişmez hakikati olan vahye tam bir itaat ve ittiba ile mümkündür. Bunun ön koşulu ise Kur’an-ı Kerim’e gerçek talebe olmak ve her gün sahabeler gibi onu tahsil etmektir. Ayrıca bu da ezbere dayalı değil gündelik problemlerin çözümünde bir zikir olarak kullanıp bütün umdelerini en canlı şekilde hayatın her alanında hazır tutmaktır.

Bileşik ikrar konusunda hata yapmamak ise vasıflı ikrarı elde etmekle mümkündür ancak. Vahyin ve Fahr-i Cihan Efendimizin insanlığa getirdiği prensiplerin bir kısmına iman edip ikrar verirken işine gelmeyen, nefsine uymayan veya içinden geçtiği öğretiye uygun düşmediğini düşündükleri kurallarda iman ediyormuş, ikrar veriyormuş gibi davranmak bileşik ikrarı bozduğundan şiddetle kaçınırlar.

Onlar bilirler ki, nefsinden özgür olmayanlar vasıflı ve bileşik ikrara ulaşamazlar. Şeytanın ve onun cisimleşmiş temsilcilerinin iğvalarından tam bir hürriyet elde edilmedikçe sahte ve taklitte kalınır.

Yüksek erdem yolcuları gerçek ikrar için sahih bir kastı esas alırlar. Müphem olan konularda iman şüpheli olduğundan ikrar da sakatlanır. Buna bağlı olarak ise ameller değişken olur. Kişi hem namaz kılar hem ticarette dürüstlüğe halel getirir. Hem yalan söyler hem de sadıklardanmış gibi davranır. İki ayrı kişiye aynı anda sevgisini sunar. Muhabbetin münafığı olur. Hem Allah’a hem de şeytana aynı anda ittiba olmaz. Hoşuna giden konularda vahyin emrine uyarken nefsine ağır gelen şeylerde şeytanla iş birliğine girişmez. Bu imanı zedeler, ikrarı hükümsüz kılar.

Güzel ahlak yolcuları inkâr içinde olanların kendi inkarlarındaki güçlü ikrarlarına bakarak hâlini dengeler. Onların eylemlerindeki ciddiyet ve istikrara nazar ederek kendi eksiklerini tespit eder. Batılın yolcuları kadar olamamayı kendilerine layık görmezler. Onlar, nefsine ve şeytana bu kadar gönülden bağlıyken yani ittiba ederken hakka iman ve hakikati ikrarda ikircikli derelere hapsolmayı zül sayarlar.

Ey hakikat yolunun imanında ve ikrarında sahih olmayı amaç edinen kalbi uyanık yolcusu!

Eğer sen de güzel ahlak erleri gibi istikametini sağlam tutmak istiyorsan aklını harekete geçir. Kalbini ihtizaza getir. Hakikatin münkiri olma. Muhabbetin münafıklığını geride bırak. İmanına sahip çık. İkrarını bunun üzerine bina et ve asla bozma. Sübut bulmayan yani amelle desteklenmeyen iman ve ikrarda eksiklik olduğunu idrak et. Telafi yollarını ara.

İman ve ikrarın ihbara yani Nebi’lerin haberlerine tam bir teslimiyetle yönelmekle mümkün olacağını unutma. Aidiyetini netleştir. Kuru lafların ve asılsız kuruntuların hayatın öte tarafında geçer akçe olmadığını idrak et. Kendini kendinden azat et. Yanlış ilgilerini bitir.

Unutma ki, inkarın zırhını yırtmadan, bedeni hazların ve yalancı konforların beşiğinden çıkmadan, duygu durumuna ve o sıradaki yararına göre hareket etme münafıklığını terk etmeden, inkârda ikrar verenlerin samimiyeti kadar samimiyet geliştirmeden vasıflı ve bileşik ikrara ulaşamazsın. 

Karar senin…

Yazıyı Beğen :     0
Paylaş :