ANLAYARAK İMAN ETTİĞİN KİTAP
ANLAYARAK İMAN ETTİĞİN KİTAP
UĞUR CANBOLAT
AHLÂK-I HASENE erleri, anlayarak kitaplarına iman edenler arasından çıkarlar. Her ne pahasına olursa olsun anlayarak kutsal metinlerini kaybetmemek için mücadele verirler. Anlamadığın hiçbir şey senin değildir. Anlamak aidiyeti destekler. Onlar bilirler ki, kişiden kutsal metni alınırsa ya da inanan kişi O’ndan uzaklaştırılırsa artık o kişilerin kaybedilecek bir şeyi kalmamıştır. Alınabilmesi ise anlamayanlar için mümkündür. Kişi, anladığı ile anlam kazandığından onu kaybetmez. Anlayarak iman ettiğin kitabı kaybetmekten daha büyük fakirlik, yoksulluk düşünülemez.
Tüm yurdun işgal edilmesi, tersanelerin ele geçirilmesi, kara cephanelerin tahrip edilmesi, göklerde var olan tüm varlıklarımızın hunharca avlanarak yere düşürülüp mağlup edilmesinden bin derece daha ağır, daha büyük ve daha ıstırap vericidir. Zira kutsal metni kaybetmek vatan, varlık, birlik, cihat, zafer ve şehadet gibi yüce duyguların da kaybedilmesi anlamına gelmektedir.
Bu ve buna benzer örnekleri sürekli zihninde canlı tutarak kendi iman zindeliğini sürdüren güzel ahlak yolcusu herkes gibi değildir.
Değer ölçüleri, yargıları farklıdır.
Sevinçleri ve kederleri de yine diğerleriyle benzerlik göstermez.
Hayalleri ve hayal kırıklıkları da elbette bambaşka olur buna göre. Dolayısıyla çok daha değişik iç duyumları vardır. Heyecanları şaşırtıcıdır. Hüzün ve kederleri de çoğu defa küçük görüldüğünden başkaları tarafından kınanır.
Erdemler yolunda mesafe almaya gayret eden bu kişiler elbette Kur’an-ı Kerim’in kılıfına, kapağına, sahifelerine hürmet ederler. Ancak imanları bunlara değil mânâsınadır.
Okumayanlardan değillerdir, okurlar kitaplarını.
Anlamaktan korkarak okuyanlardan da değillerdir. Bütün emekleri anlamak ve onu hayata katmaktır.
Sahabe sadece Fahr-i Kâinat Efendimizi gördüğü için sahabe olmamıştı. Onlar şanlı Nebi’nin her şartta ve her durumda yanında olarak taraflarını seçmeleri, dâvâ ve silah arkadaşı oluşlarından dolayı sahabe olmuşlardı. Aynen bunun gibi güzel ahlak insanı da yüce kitabımızı asla görmekle yetinmez, o metni sahiplenir, anlamak için çile çeker, onları hayata taşımak için nefsiyle amansız bir harbe girişir ve kutsal metnini kaybetmemek için her şeyi göze alır.
İmanı fantezi değildir.
Sahip çıkma biçimi içerikten yoksun bir tarafgirlikle sınırlanamaz. Hakikidir, sahicidir.
Allah’ın zikir olarak tarif ettiği Kur’an-ı Kerim’in zahiren yayında görünüyor olsa bile hakikatte O zikre karşı nankörlük ettiği takdirde, yani O metni kaybettiği zaman Rabbinin kendisine bir şeytanı musallat edeceğine yakinen inanır.
Kutsal metne sahip çıkmanın onu tüm latifelerine alıp yerleştirmek ve buna uygun bir enerji üreterek hayatı onun nuruyla aydınlatmak olduğunu kabul eder ve bu hususta yalana düşmek istemez. Zira yalana düşkünlüğün şeytanı çağırmak olduğunu bilir.
Ey hakikat yolunun kutsal metnini ve manasını kaybetmemek için çabalayan gayretli yolcusu!
Eğer ahlâk-ı hasene yolunda ilerlemek istiyorsan kutsal metni kaybetmemek için çabala. Onun anlamını kendi heva ve heveslerine göre sağa sola çekiştirenlerle yakın durma. Zira bu eylemin bizatihi kendisinin zaten kutsal metnin üstünü örterek, anlamını değiştirerek yitirmek olduğunu unutma.
Doğrunun yerine eğriyi, eğrinin yerine doğruyu koymanın zulüm olduğu idrakiyle kutsal metnine sahip çıkmayı sürdür. Kur’an ile öğüt ver âyetinin emrini evvela kendine Kur’an’ı anlayarak okuyup öğüt almak şeklinde anla ki, önce kendinden başlayan erdemlilerden olabilesin.
Kutsal metni yitirenlerin en belirgin ilk özelliklerinden birinin Allah’tan başka dostlar edinip onlara uymaları olduğunu hiç hatırından çıkarma.
Bilirsin ki, kutsal metni kaybetmemek ona gerçek bir imanla ancak mümkün olur. Bu ise orada verilen bilgilere hiçbir tereddüdü barındırmayacak şekilde güvenmektir. Sen anlamadan sevap almak okuyanların yerine onu anlayıp sahip çıkarak sevap alanlardan olmaya çalış.
Unutma ki, Kur’an’ı anlamadan ona tam iman edip sahip çıkamazsın.
Ve yine unutma ki, kutsal metni tam anlamadan sevgili peygamberimizi de anlaman mümkün olamayacaktır. Dolayısıyla O’na sahip çıkman da söz konusu olmayacaktır. Kutsal metni kaybetmek çoklu bir kayıptır.










Yorumlar