KUR’AN KAFA KARIŞTIRIR
AHLÂK-I HASENE erleri Kur’an-ı Kerim ile kafası karışan insanlar arasından çıkarlar. Zira onlar oradan buradan öğrendiklerinden, bildiklerini sandıklarından vahye uyum sağlamadığı sürece emin olmak istemezler.
Gözlem / İlim / Şahitlik
AHLÂK-I HASENE erleri Kur’an-ı Kerim ile kafası karışan insanlar arasından çıkarlar. Zira onlar oradan buradan öğrendiklerinden, bildiklerini sandıklarından vahye uyum sağlamadığı sürece emin olmak istemezler.
AHLÂK-I HASENE erleri nerede tegafül edip etmeyeceğini bilen insanlar arasından çıkarlar.
Bu husus onlar için o kadar belirleyicidir ki asla ıskalamak istemezler.
AHLÂK-I HASENE erleri kendilerini dünya sevgi bağından kopararak kalbin huzuru olan huşûya niyet edip bunu gerçekleştirenlerin arasından çıkarlar.
Onlar tevazunun getirdiği kalbî sekinenin talibidirler. Şatafata iltifat etmezler.
AHLÂK-I HASENE erleri sadece sıkıntılı zamanlarda yakaranlardan değil ferahlık zamanında da içtenlikle dua edenler arasından çıkarlar. Çünkü onlar için dua dar vakitlerde sıkıntı gidermek için yapılan geçici çözüm eylemi değildir. Dua onlar için Allah ile sürekli ve sağlıklı iletişim kurmanın en belirgin ispatıdır.
AHLÂK-I HASENE erleri Rabbimiz tarafından bizlere iki hayat hakkı tanındığını derinden idrak edenlerin arasından çıkar. Bu mesele onlar için o kadar önemlidir ki, birini diğerinden asla ayırmazlar.
Birini öteleyip diğerini yüceltmezler.
AHLÂK-I HASENE erleri, dünyevileşme illetine yakalanmamış insanlar arasından çıkarlar. Onlar tamahkârlığın her türünden özenle kaçınırlar. Dünya nimetleri için yanıp tutuşmak anlamına da gelen tamahkârlık kişinin manevi gözünü kör haline getirir. İnsanı inanç dünyasının değerlerinden uzaklaştıran bu illet dikkat edilmediği takdirde kişiyi çabucak ele geçirdiğinin şuurundadırlar.
AHLÂK-I HASENE erleri, emre karşı samimi bir sebatı gerçekleştirenler arasından çıkarlar. Onlar sebat etmeye sadece olumsuz anlam yüklemezler. Yani dertlere, sıkıntılara, zorluklara karşı direnmekle sınırlı tutmazlar
AHLÂK-I HASENE erleri, yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim ile güçlü sadakat bağı kuranlar arasından çıkarlar.
Onlar için bu sadakat bağı birin birincisi gibidir. Her şey bunun ardınca dizilir.
GÜZEL ahlâkın en önemli ipuçlarından birisi problem çözme yöntemimizdir.
Meseleyi nasıl ihata edip kuşattığımız olmak üzere konuyu değerlendirirken âdil davranıp tüm unsurlarını bir araya getirmeyi esas yaklaşım olarak benimsemiş kişi ahlak-ı hasene konusunda duyarlı olan kişidir.
AHLÂK-I HASENE erleri neticeyi ibadetleri üzerinden belirleyen değil süreci Rabbimizin emirleri üzerinden yürüten insanların arasından çıkarlar.
Onlar emri yüklenirler. Sağa sola bakmazlar.
AHLÂK-I HASENE erleri kendilerini riya sarhoşluğuna teslim etmeyenler arasından çıkarlar.
Kişi kendini bir defa gösteriş sarhoşluğuna kaptırdığında onun ayılmasının güç olduğunu bildiklerinden bu hususta aşırı hassas davranırlar.
AHLÂK-I HASENE erleri, fayda barındırmayan yorumların peşine düşmeyen kişilerin arasından çıkarlar.
Onlar hayat sermayesinin kıymetini bilmeyi yaşama prensibi haline getirdiklerinden kendilerini oyalayacak, yokuşa sürecek, yanlış mecralara sürükleyecek çürük yorumların peşine düşmezler.
AHLÂKI HASENE erleri, yönlendirilmiş bir akıl ile hareket etmezler.
Bu onlar için kendilerine verilmiş olan vahyi anlama ve hayatı anlamlandırma özelliği taşıyan en büyük ihsanı kullanmamak anlamına gelir.
AHLÂK-I HASENE erleri, delil konusunda kendisini netleştirmiş insanlar arasından çıkarlar.
Bu konuda muhkem bir kale gibidirler.
AHLÂK-I HASENE erleri, beğendiklerini Allah’ın beğendikleri üzerinden belirleyen insanlar arasından çıkar. Onlar kendi kişilik yapıları, eğitildikleri ortam, içinde bulundukları duygu durumlara göre belirlemezler. Allah’ın rızasının olduğu duygu ve düşünceleri tercih ederek iş ve işlemlerini tesis ederler.
Rabbimizin merhametinin bir gereği olarak insanlığa lütfettiği elçilerinin azim gayretleri üzerinden bu meseleyi düşünerek akıl ve gönül dünyasında perçinlerler.