KADINIM DİYE BEN İNSAN DEĞİL MİYİM?

KADINIM DİYE BEN İNSAN DEĞİL MİYİM?
HATİCE FAHRUNNİSA

Bugün 8 Mart 2024. Dünya Kadınlar Günü. 1908 yılında, New York'ta on beş bin çalışan kadının daha
kısa mesai süreleri, daha yüksek maaş ve seçme hakkı talep edilmesiyle başlayan süreçten bir yıl
sonra Amerika Sosyalist Partisi tarafından 8 Mart Ulusal Kadınlar Günü ilan edildi.
Batılı kadınlar buna ihtiyaç duyuyorlardı çünkü.
Eski Yahudilerde, Roma'da ve Çin'de kadının erkeğe karşı hemen hiçbir hakkı yoktu.
Aile babanın hakimiyeti altındaydı ve kadın da tıpkı çocuklar gibi küçük sayılıyordu. Amerika'da bir
eyalet kanununda, isyankâr kadının ve erkek evladın baba tarafından öldürülmesine bile cevaz vardı.
Çalışan kadın ve çocukların tüm geliri aile reisine aitti. Kadın sadece kocasının ölümü durumunda
evlenirken getirmiş olduğu çeyizi yahut malı kullanabiliyordu.
Tahsil kadınlar için gerekli görülmüyordu.
Modern batı düşüncesinin babalarından sayılan Rousseau'ya göre bile "Kadınlara verilen eğitimde
daima erkeğin gözü önünde tutulması gerekir, çünkü kadınlar erkeği memnun etmek üzere
yaratılmışlardır" algısı vardı.
Toplumun üst tabakasında ruhban sınıfı, mülk sahipleri ve askerler vardı ki, kadınlar bunların hiçbirine
girmiyordu.
Kadınlar ayaklanmasında ne yapsın.
Otoriter ahlak standartlarının ve eski hukukun parçalanması bu durumu daha demokratik bir yönde
değiştirmiş, devlet otoritesi yeni bir şekilde ortaya çıkınca kadınlar biraz da olsa özgürlüklerine
kavuşabilmişti. Dünya Kadınlar Günü de bunun başlangıcıydı. Derken o dönemde zoraki bir üretim
birimi olan aile kavramı günümüzde artık tüketen bir aile birimine dönüştü.
Bizde durum biraz daha farklıydı. Eski Türklerde kadının erkekle paylaşmadığı hiçbir sosyal mevki
yoktu diyebiliriz.
Orkun Anıtlarında Bilge Kağan şöyle der: "Tanrı, Türk Milleti yok olmasın diye babam Kağan ile anam
Hatunu yükseltti"
Nizamülmülk'ün (2.yy) “Acem hükümdarları devrinde kadınların siyasi bir tesiri olmazdı. Türkistan
hakanları ve Türkmen padişahları devlet işlerinde hatunların fikirlerine kıymet verirler" sözü de
oldukça ehemmiyetlidir.
Kadınlar asker oluyorlar, babasız aileye reislik ediyorlardı. Ana soyuna da baba soyu kadar önem
veriliyordu. Türkler Müslüman oldukları zaman kadının cemiyetteki yeri değişti fakat küçülmedi. Bu
değişmenin yerleşik şehir medeniyetine geçmelerinden ileri geldiği sosyologlar tarafından dile
getirilir.
Sonraları gelenek ve göreneklere eşlik eden kadına bakışın çoğu zaman Kur’an’a muhatap olan kadın
şeklinde değerlendirildiğini de düşünmüyorum.
Yahudilerden alınma çeşitli gelenekleri, İslam şeriatı gibi dinin yani günlük yaşamın içine yerleştiren
bu zihniyet günümüzde hâlâ var.
Müslüman geçinen eril şahsiyetlerin, Allah’ın kadına verdiği değer bahanesi ve Yahudilikten gelen
inançlar ile onların okumasını engelleyerek, yoksullaşmasını sağlayarak, istihdam oranı azaltarak,
öldürerek sağlayamayacaklarını görmeleri gerekiyor.
Bu zihniyetin dünyada birbirleri olmadan yaşayamayacak olan kadın ve erkek arasındaki düşmanlığını sürmesi yönündeki spekülasyonları sosyal medyadan izlemeyen var mı?
Üstelik İslam dinini kullanarak yapılan bu kurguların yüzde 60’ı deist olan, yanlış itikada yönlendirilmiş
Z Kuşağı üzerindeki etkisini ne kadar görmezden gelebiliriz?
Yaşı otuzlara gelmekte olan evlilik sorumluluğu alamayacak rüşte erişmemiş genç kızlarımızın ve
oğullarımızın özgürlük ve medeniyet adı altında kadına, erkeğe, aileye hatta kendi cinsiyetine bakış
açısındaki erdemsizliğinin sorumlusu kimdir?
“Ya benimsin ya toprağın” diyerek öldürülen ya da “Nefes alsın yeter” düşüncesi ile heba edilen
kadınlara saygı duymayı bırakın kendine olan şahsiyetsizliği ile yaşayan az insan olduğunu mu
düşünüyorsunuz ?Ne yazık ki istatistiklerdeki rakamlardan bahsetmek istemiyorum.
Allah’ın sadece kadına değil insana nasıl bakmamız gerektiğini ve hepimizden istediği değerleri ancak
vahiyde bulabiliriz. Bunun başka bir çaresi yok.
Kur’an-ı Kerim insanı, insan aklını muhatap alır.
İslam’ın isteklerine muhatap olma bakımından kadın ve erkek eşittir ve üstünlük ancak takva iledir.
Kur'an Arap dilinin kuralları gereği genel olarak söylemlerini eril yani müzekker zamirleri üzerine
kurmuş olduğu için Rabbimizin tüm insanlara yönelik genel çağrılarında eril kalıplar kullanılmıştır.
Mesela Kur’an’da 89 yerde geçen “Ey iman edenler” kalıbı erildir fakat bu kullanımda tağlib* sanatı ile
erkekler gibi kadın cinsini de içine alır.
Hazreti Meryem'den “ O gönülden itaat eden (erler)dendi” ifadesiyle sona eren Tahrim 12. âyeti bu
duruma en güzel örneklerden biridir.
Fakat ne yazıktır bize öğretilen anlatılan din bu değil. Birbirinin kopyası olan onlarca mealin hiçbirinde
okumadım ben bu konuyu.
Hicret âyetleri peşi sıra gelmeye başlayınca Peygamberimizin eşlerinden olan Ümmü Seleme annemiz kendisine neden kadınlara yönelik âyetler olmadığını sorar. Ardından hemen şu âyet nazil olur.
“Bunun üzerine sahipleri olan Allah, onların dualarını kabul etti ki: “Sizden erkek olsun kadın olsun
hiçbir çalışanın yaptığınız zayi etmeyeceğim. (Kadın erkek arasında bir fark yoktur.) Zira birbirinizdensiniz...” Ali İmran 195
Ümmü Seleme annemiz bir gün saçlarını tararken “Ey insanlar” diyen Peygamberimizin sesini işitir.
Her şeyi bırakarak koşarken yanındakiler sorarlar “Nereye gidiyorsun erkeklere sesleniyor?”
Arkasını dönerek cevap verir, “Ben insan değil miyim ?” Ve gidip gelen vahyi efendimizden dinlemeye
koyulur. Bilir ki bu sesleniş tüm insanlığadır.
Aynı bağlamda birçok rivayet nakledildiğini gördüğümüz bu dönemde kadınlar peygamberimize gelip her türlü soruyu sormuş ve cevaplarını en güzel şekilde hatta çoğu zaman gelen vahiy ile almışlardır.
Hz. Ömer’in hutbesi esnasında “kadınlara mehir verirken fazla ileri gitmeyin” demesi üzerine ayet
okuyan ve hakkını savunan kadın karşısında “Ömer yanıldı. Kadın haklı” diyen halife neye göre hüküm
verdi?
Sahabe kadınlar arasında yirmiden fazla hukukçu kadın olduğunu biliyor musunuz?
___
*Tağlib Sanatı : Aralarındaki bir ilgiden dolayı bir lafzı diğer lafzı ve anlamını kapsayacak biçimde
kullanmak demektir. Örneğin mağrib-meşrik anlamında meşrikayn (Zuhruf 43/38) anne-baba için
ebeveyn, Hasan ra Hüseyin ra için Hasaneyn, Ay-güneş için kamerayn kullanılması gibi.

*Resim: The Holy Women at the Tomb Jan Baptist Weenix (Dutch, 1621-1660)

Yazıyı Beğen :     1
Paylaş :